Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil…
Sabah asansörde üst komşuma “Günaydın” diyorum.
Ses yok.
Akşam yine komşulardan birine denk geliyorum.
Bu sefer “iyi akşamlar” diyorum.
Yine ses yok.
Bu kadar mı zor ağzınızı açıp iki kelime etmek.
Bu kadar mı zor bir güleryüz göstermek.
Sorduğumda veya araştırdığımda ne cevap alacağımı biliyorum aslında.
Açık ve net bir cevap.
Kapitalizm.
Kapitalizmin doruklarında olan şehirlerde yaşayan ve zamanları çok değerli olan bu insanların çoğunluğu her ne kadar böyle bir mutsuzluğa sürükleniyorsa da, bana bunlar hep bahane geliyor.
İnsan mutlu olmak istediği sürece mutludur.
Bence mutsuz olmak, insanların hayal kırıklıklarına karşı geliştirdikleri bir savunma biçimi.
Bu savunma biçimi daha sonra olumsuz düşüncelere dönüyor ve kişileri daha da mutsuz bir hale getiriyor.
Sonuçta mutsuzluk bir tercih meselesi.
Parası, keyfi, ailesi, olsun olmasın, hayatın tadını çıkarmak isteyen herkes mutlu olabilir.
Mutluluk sokakta bir yerde değil, mutluluk zaten hep içimizde.
Eğer gerçekten mutlu olmak istiyorsak, kafamızdaki engelleri kaldırıp, düşüncelerimizi sınırlandırmadan dilediğimiz şekilde yaşamalı ve bu mutluluğu ortaya çıkarmalıyız.
Ne kadar daha çok kaynağa inersek, o kadar çok mutlu oluruz.
Duygularımızı harekete geçirmemiz için önce kendimizi hareket ettirmeliyiz.
Yaşam şeklimizi değiştirmeliyiz.
Çünkü mutlu olmak bir yaşam biçimi, akşamları yemekten sonra alınacak bir hap değil.
Asansörde veya iş hayatında gördüğüm bu mutsuz kişilere üzülüyorum.
Çünkü mutsuzluk ve negatif olma bu kişilerde bağımlılık yaratmış ve kurtulmaları çok zor.
Kimisi kendine güvenini kaybetmekten, kimisi fazla disiplinli aile baskısı ile büyütülmekten, kimisi yaşadığı sağlık problemlerinden, kimisi gururundan, kimisi geçmişinden, kimisi kaybetmiş olmaktan ve kimisi de dünya sorunlarını kendi sorunları haline getirmekten dolayı mutsuz.
Aslında bu kişiler mutsuz olmaktan mutlu.
Hayatlarını böyle yaşamak istemeleri de kendi seçimleri.
Mutsuz olmaktan mutlu olan insanlar, mutsuzluğu seçmişler.
Mutluluk bir seçim derken de bunu demek istiyorum.
Yoksa ben de her olayda mutlu olmanın tercih edebileceğimiz bir şey olmadığını biliyorum.
Fakat mutsuz kalacağımız süreyi ne kadar aza indirebilirsek o kadar mutlu oluruz.
Mutsuzluğu kronikleşmiş olanların psikolojik tedaviden başka çözüm yolları yok.
Yine de en azından mutsuzluğu hayat biçimi olarak seçenlerin hala şansları olduğunu düşünüyorum.
Aslında ben, “Günaydın” veya “İyi Günler” dediğim biri yüzüme bakıp bilerek cevap vermediğinde, bu kişide kesinlikle kişilik bozukluğu olduğunu biliyorum ve üzülmüyorum.
Hatta aksine yüzüne vura vura bir daha sesimi yükselterek tekrarlıyor ve gülüyorum.
Fakat son zamanlarda çevremde bu kadar mutsuz insanı görünce, ülkemin içine düşmüş olduğu durumu daha da iyi anlayabiliyorum.
Belirli kalıplar içinde yetişmiş ve bu kalıpların dışına çıkamayan kişiler daha da mutsuz oluyor.
Artık kalıplarımızdan kurtulma ve kendimiz için bugünü yaşama vakti.
Tıpkı Mevlana’nın dediği gibi.
“Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil.
Yolun sonunda olsa, ona varıldığında yol bitmiş ve vakit de geçmiş olurdu.
Mutlu olmanın zamanı ise bugündür, yarın değil.”
Bu yazımı sonuna kadar okuyan dostlar, sizlerden tek ricam;
Lütfen mutlu olmaya çalışmayın, mutlu olun.
FF
Pekiii sen gerçekten mutlu musun? yoksa aslında bir şekilde hayatı idare etmenin bi yolunu buldun ve o yolun seni mutlu ettiğini sanıyor olabilir misin? Ya da şöyle diyelim hayatın matematiki senin hayat yolunda çözülmüş gibi Mİ görünüyor? Sahiden bu gördüğün/bulduğun en iyi yöntem olduğu için mi böyle bir (her nasılsa artık) hayat yaşıyorsun yoksa akışta handle edebildiğin en iyi hali mi bu? Ha dostum?? How come??
Günlük binlerce düşünce geçiyor zihnimizden. Eğer bunları yüzdeleme şansımız olsaydı olumlu düşünceler olumsuzlukları geçerse mutlu olduğumuzu, olumsuzlar geçerse mutsuz olduğumuzu düşünüyoruz. Aynı şeyi olumlu ya da olumsuz yorumlamak elimizde, mesela şu an yağmur yağıyor; “eyvah hava yağmurlu ne kötü bir gün” ya da “şükürler olsun, mevsiminde yağan yağmur sayesinde doğa dengesinde bugun de”. bu tamamen eğitilebilir bir durum.
Mutsuzluğun kapitalizmin getirdiği bir olgunun neticesi olduğuna ayrıca bu kişilerin psikolojik sorunları olduğuna katılmıyorum.
Sadece şunu biliyorum dünya da herkes senin farkettiğini yaşamayı haketmiyor, hak etselerdi er geç bunları düzeltirlerdi.