Ruhun Şad Olsun Özgecan Aslan…
Herkes birkaç şey karaladı şu bir iki gün içinde.
Uzunca bekledim.
Yazmayacağım dedim.
Tekrar düşündüm.
Başladım.
İki üç satır yazdım.
Fakat yapılanlar için yazdığım tüm kelimeler kifayetsiz kaldı.
Sildim.
Tekrar yazdım.
Hala kelimelerin bir anlam ifade etmediğine inanıyorum ama en azından anlık tepkimi bir şekilde dile getirmem gerekmekteydi.
Gelişen bu olayın tabiki yetiştiğimiz toplumla ve eğitimle alakası var ama beni rahatsız eden, aslında, yine çoğunluğun çıkıp konuyu farklı boyutlara taşıması ve bu ölümü bile siyasileştirmesi, dinselleştirmesi ve etnik kökenlere dayatması.
Size 3 örnek vereceğim;
26 Kasım 2010 tarihinde İtalya’nın Brembate di Sopra adlı kasabasında yaşayan, 13 yaşındaki Yara Gambirasio adlı genç kız, saat beşte spora gidiyorum diye evden çıkıyor ve kendisinden bir daha haber alınamıyor.
Uzun süren aramalar sonrasında Giovanni Bossetti tarafından boğularak ve bıçaklanarak öldürülmüş olan çıplak cesedi dere kenarında bulunuyor.
1990 yılında Rusya’nın Novogorod şehrinde yaşayan 19 yaşındaki Maria Glinka adlı genç bir kız arkadaşına gidiyor diye evden çıkıyor ve kendisinden 2 gün haber alınamıyor.
2 gün sonunda polise haber verildiğinde üçüncü gün tecavüze uğramış, vahşice işkence yapılmış ve elleri arkadan bağlanmış cesedi bir evin garajında bulunuyor.
Cinayeti işleyen Andrei Chikatilo, kadınlara olan ilgisinden dolayı tecavüz edip öldürdüğünü mahkemede itiraf ediyor.
24 Haziran 1993 tarihinde ise, 16 yaşındaki Jennifer Lee Ertman ve 15 yaşındaki Elizabeth Christine Peña Amerika’nın Houston eyaletinde bir arkadaşlarının evine gidiyorlar.
Evden akşam 11 gibi ayrılıp, yürüyerek en yakın tren istasyonuna gitmek istediklerinde karşılarına 6 erkekten oluşan bir grup çıkıyor ve kendilerine tecavüz ediyorlar.
Tecavüzleri bittikten sonra da şikayetçi olmasınlar diye boğarak iki kızı da öldürüyorlar.
Olaydan 2 hafta sonra tüm katiller yakalanıyor ve cesetler yakılmış bir şekilde bulunuyor.
Ne Yara Gambirasio, ne Maria Glinka, ne Jennifer Lee Ertman, ne Elizabeth Pena, ne de bunlar gibi dünya üzerinde örneklerini bulabileceğimiz yüzlerce genç kız, etnik kökenlerinden, dini tercihlerinden veya siyasi görüşlerinden dolayı tecavüz edilip öldürüldü.
Bu tecavüzleri yapıp ardından da cinayetleri işleyen kişiler, tıpkı ülkemizde de olduğu gibi aşırı dayatmacı ve baskılı bir zihniyetle yetiştirilmiş olup, bundan dolayı içlerindeki bastırılmış sapıklıkları ufak kıvılcımlarla ortaya çıkaran kişilerdir.
Yani bu sapıklar az gelişmiş Kamboçya’da da var ve olmaya devam edecek, çok gelişmiş Amerika’da da var ve olmaya devam edecek.
Tekrar ediyorum; bu vahşetin dinle, ırkla, siyasetle, etnik kökenlikle hiçbir alakası yok.
İnsanın milliyeti, cinsiyeti, dini olmaz.
Kadın da öncelikle insandır.
Bu yüzden insanlık da ancak kadınla bir bütün olabilir.
Kadınlar, inançları, dinleri, yaradılışları ile aile yaşamlarında ve yaşadıkları çevrelerinde erkeklerle eşit haklara sahip olan varlıklardır.
Ne yazık ki sanat, moda ve cinsel özgürlük gibi medyanın oluşturmuş olduğu saçma sapan ifadeler altında, kadınlarımızın bir obje haline dönüştürülmesi sağlanmış ve bunun çoğu kişilerce istismar edilmesinden dolayı da dişilikleri, kişiliklerinin önüne geçmiştir.
Bu sayede de ülkemizde olduğu gibi batı ülke pazarlarında da kadın, vitrinlerin ve podyumların reklam aracı olarak kalmıştır.
Doğu toplumlarda ise hep din bahane edilerek kara çarşaflar altına saklanılması tembihlenmiş, yetenekleri de köreltilmiştir.

Kadını hep cinselliği ile ön plana çıkaran, sürekli seks objesi olarak gören ve kadına ev eşyası muamelesi yapan toplumlarda pek tabi tecavüz oranı yüksek olacak ve peşi sıra da ölümler gelecektir.

Buradaki temel sorunu çözebilmek için önce, toplumuzda kadının yerini tam anlamıyla oturtmak gerekir.
Bana göre bunu sağlamak ve yaşanan bu acı cinayetleri biraz olsun engellemek veya aza indirgemek için iki çözüm yolu var.
Birincisi – Zorunlu Ebeveyn Eğitim Programları
İkincisi de – Yeni Yasal Düzenlemeler
Sürekli okullarda verilen eğitim sistemlerini sorgulamaktansa, bir an önce, çocuğu olacak herkese mecburi uygulanması gereken “ebeveyn eğitim sistemi”nin devreye girmesi gerekmektedir.

Eğitim sistemlerini ne kadar geliştirirseniz geliştirin, aile (ebeveyn) eğitim programlarını zorunlu hale getirmedikçe bu tip dengesiz ve hasta ruhlu insanları yetiştirmeye devam edecek insanoğlu.

Ayrıca eğitim dışında hükümetlere yasal düzenlemeler için de görev düşmekte.
Bu gibi durumlarda katillerin suçları kanıtlandıktan sonra mahkemelerin uygulamaları gereken yasaları tekilleştirip, yeryüzünden bu canilerin kaldırılmasının sağlanması şarttır.
Aksi takdirde cezai indirimler sürekli devreye girecek ve bu caniler hayatlarımıza bir süre sonra tekrar girecektir.
Bu güzel dinimizin emrettiklerini bile kendi hayatlarına göre elastik hale getirenler;
Kur’an: “Allah sizi bir tek nefisten ve kendisiyle huzur bulsun diye eşini de aynı orijinden var edendir.” (Araf, VIII, 189) der.
Peygamber Efendimiz de Veda Hutbesinde: “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmeyi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” demiştir.
Allah hepimizin eşit yaratıldığını söylemiş, Peygamber Efendimiz de kadınların haklarını korumamızı bize emretmiştir.

Dinini bile doğru düzgün bilmeyen, araştırmayan bir toplumun yetiştirdiği çocuklara, erkek olunca silah, kız olunca da bebek alıyorsanız zaten büyüyünce kimin katil olması gerektiğini anlatmış oluyorsunuz.

Son olarak birkaç cümlem de bu cinayetleri işleyebilecek potansiyeli olan sapık zihniyetli mahluklara;
Ey bahsini ettiğim şerefsizler;
Yazımın bu kısmı sadece sizlere.
Öncelikle bir erkek olarak bu tür olayları tasvip ettiğiniz, katillere acıdığınız ve azıcık da olsa onları haklı gördüğünüz için sizden hemcinslerim olarak iğreniyorum.
Sizler her kadını sadece içinizdeki bastırılmış cinselliği ortaya çıkarsın diye yaratıldı sanan zavallılarsınız.
Hepiniz evlenmek için namuslu kız arıyoruz dersiniz, bulduğunuzun hayatını karartmaya çalışınca da adam olduğunuzu zannedersiniz.
Sizi doğuranın da bir kadın olduğunu unutan, erkeğim diye herşeyi yapma hakkı bulan, Allah’ın vermiş olduğu gücü kadını korumak için değil tecavüz etmeye harcayan gerizekalılar;
Modern tıp sizler gibi olan tüm vakalar için ruhsal ve kişilik bozukluğu diyor ya; ben ise size or*pu çocuğu diyorum…
Ruhun şad olsun “Özgecan Aslan”…

FF

2017-08-25T11:58:53+00:00

Leave A Comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.