Her ne hikmetse devletin aradığı “babayiğit” bir türlü çıkmıyor.
Ekonomiye sağladığı katkısını ve diğer sektörlere olan etkisini düşündüğümüzde, Türkiye’de otomotiv sektörü en önemli sektörlerden birisi hatta bana göre uzun vade bakıldığında en önemli sektör.
Bu sektörde gerçekten kendi markamızı çıkarmaya ihtiyaç var mıdır?

Kesinlikle hayır.

Dünyada toplam 90 milyon aracın üretildiği bu sektörde, üreticiler artık rekabeti bir kenara koyup her geçen sene artan üretim maliyetlerini azaltabilmek için ittifak kuruyorlar.
Yani “babayiğitlik” yapmıyorlar.
“Delikanlılık kitabını başkaları zaten yazar” diyorlar.
Düşünebiliyor musunuz?
Dünya üzerinde sadece 18 firma dünya otomotiv sanayisinin yüzde 95’ine hakim.
Bu da sadece 18 “babayiğit” demek.

Türkiye’nin bu 18 babayiğite meydan okuyup, “çekilin, ben kendi markamı kurup kendi aracımı üreteceğim ve hiçbirinizin elde edemediği karlılığı elde edeceğim” demesine neden ihtiyacı var?
Zaten Türkiye’de otomotiv sektörü’nün istihdama katkısı, sağladığı katma değeri ve topladığı vergileri hiçbir sektörde olmadığı kadar yüksek.

Bugün Türkiye cari açığının büyük bir kısmını bu sektör sayesinde kapatabiliyor.
Sadece 2015 yılı Ocak-Nisan arasındaki ihracatından dolayı sektör 1.7 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdi.
Aslında yapılacaklar çok daha basit.
Uzun vadede planlanmamış, ekonomik gücümüzün yetmeyeceği, gelecekteki zararı bu kadar aşikar olan ve sırf kendi markamız olsun diye girilecek ütopik bir projedense, Türkiye elindeki mevcut şartları kullanarak üretimde iyileştirmeye gitmeli ve üreticilerin karar verme süreçlerini etkileyecek ve yönlendirecek lobicilik faaliyetleri geliştirmeli.

1996 yılından başlayarak Gümrük Birliği sonrasında yapılan yatırımlarla ancak kaliteli üretime ve ihracata başlayan ülkemizde sırasıyla;
2010 yılında 1 milyon 94 bin,
2011 yılında 1 milyon 184 bin,
2012 yılında 1 milyon 72 bin,
2013 yılında 1 milyon 126 bin,
2014 yılında 1 milyon 170 bin adet motorlu araç üretimi sağlanmıştır.
2007 yılında 1 milyon üretim bantını geçen sektörde dünyadaki diğer üretim yapan ilk 10 ülkeyle kıyas yaptığınızda ne yazık ki ülkemiz yerinde sayıyor ve hatta son birkaç yılda da geriliyor.

Dünya motorlu araç üretimi sıralamasında 15. olan Türkiye’nin 14. İngiltere ile arasındaki üretim adet farkı 500 bin adet.
Son 10 yıldır üretim adetlerini sadece artı eksi 50-100 bin değiştirebilen Türkiye, ne yazık ki en az bir 5 yıl daha (genelde üretim anlaşmaları minimum 5 yıl yapıldığından dolayı) bulunduğu sıralamayı değiştiremeyecektir.
Bu sıralamada yerinde kalması bile başarı sayılacaktır.
Yılda 22 milyon araç üreten Çin’in uluslararası piyasada elle tutulan kaliteli bir markası var mıdır?
Yani yapılması gereken meydanlara çıkıp “babayiğit” aramak değil, lobicilik yaparak mevcut üretim adetlerinin arttırılmasının sağlanmasıdır.
Türkiye’de son 3 yıldır en çok satan Volkswagen markasının bir veya iki ürününün üretiminin ülkemizde yapılmasını sağlayabildik mi?
Peugeot ve VW daha birkaç yıl öncesine kadar yeni modellerinin üretimlerini yapacak ülke arayışı içindeyken lobi faaliyetlerini oluşturup bu üretimlerin Türkiye’de yapılmasını sağlayabildik mi?
2012 yılında Sarkozy’nin de arkasında olduğu Fransa’daki sendikalarla krize yol açan, daha sonra paylaşma yoluyla ülkemizde kalan Clio 4 üretimini az kalsın Oyak Renault fabrikasında üretilmeme noktasına getirdik mi?
300’ü aşkın kişinin 40 yıldır çalıştığı, yılda 400 adet iki katlı otobüs üretimi yapan Tezeller Karoseri Otomotiv, fabrikasını kapatma kararı aldığında devlet tarafından herhangi bir teşvik paketi sunuldu mu?
Yılda 10 bin otomobil üreten ve İzmir-Torbalı’da bulunan Opel’in üretim tesisi kapanmadan önce General Motors yetkilileri ve ülkelerindeki dönemin bakanlarıyla politik seviyede bir görüşme sağlandı mı?
Askeri jip ihtiyacımızı karşılayan ve TSK’ya 15 yıldır 14 bine yakın jip üretmiş, Tuzla’daki bir fabrika, çalışanlarına ve yetkililerine bilgi verilmeden apar topar kapanırken, TSK’ya alınacak olan jiplerin ithal etme yolu açıldı mı?
İlk elektrikli otomobili üretmemize rağmen, elektrikli otomobil alımını diğer yakıtlı otomobillere kıyasla kolaylaştıracak devlet teşvikleri sunuldu mu?
Mevcutta Türkiye’de üretilen araçların girdilerinin (araçla ilgili tüm parçaların) Türkiye’de üretilmesi için üreticilere teşvikler sağlandı mı?

İşte bence “babayiğit” aramaktansa önce bu sorunların çözüm yolunu arayalım.
Zaten o zaman merak etmeyin babayiğite de ihtiyaç kalmayacak.

Meksika’nın herhangi bir otomobil markası olmamasına rağmen bugün Amerika ve Fransa’dan daha fazla ihracat yapabilmesi zaten bize iyi bir örnek değil mi?

Son 5 yılda en az 4 firmanın ekonomik sıkıntı yaşadığı ve ayakta kalabilmek için birleşmelerin yaşandığı bu sektörde yerli marka üretmek yerine yüzde 100 yerli girdisi olan elalemin markasını üretmek hem daha az maliyetli hem de daha karlı olacaktır.

Madem herkes bir babayiğit peşinde, ben de her sene 6 milyar dolar motor ithalatına para ödeyen bir ülkede kendi motorunu üretebilmesi için projeler geliştirebilecek “babayiğit” bir bakan arıyorum.

FF

2017-08-25T11:58:53+00:00

One Comment

  1. Jordan88 04/11/2016 at 11:29 am - Reply

    Reading your blog is big pleasure for me, it deserves to go
    viral, you need some initial traffic only. If you want to know how
    to get it search for: blackhatworren’s strategies

Leave A Comment

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.